arz - supply, az gelişmiş ülkeler - less-developed countries, banka hesabı - bank account, banka sektörü - banking sector, benimsemek/-i - to adopt, birikmek (intrans.) - to be accumulated, biriktirmek/-i (transitive) - to accumulate; to save, bono - tahvil bonds, borç - debt, borç almak/ - to borrow (money), borçlanmak/a - to owe, borsa - stock market, bütçe - budget, bütçe açığı - budget deficit, döviz kuru - exchange rate, dükkan - small shop, durgunluk - stagnation, düşmek - to go down, to fall, ekonomik durgunluk - recession, enflasyon - inflation, Avro - Euro (money), ev borcu - mortgage, faiz oranı - interest rate, fiyat - price, gayrimenkul - unmovable asset; property, gayrisafi milli hasıla - GDP, gelir vergisi - income tax, gelişmekte olan ülkeler - developing countries, gelişmiş ülkeler - developed countries, hisse senedi - stock, iflas etmek - to bankrupt, ihraç etmek/-A  - to export, ihracat - export, işsizlik oranı - unemployment rate, istihdam verileri - employment data, istikrar - stability, istikrarlı - stable, istikrarsız - unstable, istikrarsızlık - instability, işletme vergisi - sales tax, ithal etmek/-DAn - to import, ithalat - import, iyileşmek (intrans.) - to get better, iyileştirmek/-i (transitive) - to make (something) better, kamu çalışanı (plural: çalışanları) - government employees, kar - profit, kar yapmak - to make profit, karaborsa - black market, kaybetmek/-i (transitive) - to lose, kaybolmak (intrans.) - to be lost, kayıp - loss, kemer sıkma politikası - austerity, kötüleşmek (intrans.) - to get worse, kötüleştirmek/-i (transitive) - to make (something) worse, kredi kartı - credit card, kredi notu - credit rating, kur (döviz kuru) - rate (exchange rate), küresel ekonomi - global economy, maaş - salary, mağaza shop - (bigger than “dükkan”), mal - merchandise, mal olmak/- - A to cost, mali yıl - fiscal year, Merkez Bankası - Central Bank, öğrenci kredisi - student loan, oldukça - considerably, orta sınıf (halk) - middle class (people), öncelik (noun) - priority, öncelikli (adjective) - prioritized, ortak partner - joint, ortak olmak/-le, -la - to become partner (with), ortaklık - partnership, para birimi - currency, piyango - lottery, puan - point, rakam/sayı - number, figure, rakip - competitor, refahlık - prosperity, rekabet - competition, reklam (noun) - advertisement; promotion, reklam yapmak/-i to - advertise; to promote, rüşvet - bribe, rüşvet almak/-DAn - to take bribe, rüşvet vermek/-A - to bribe, sermaye capital - principal, sermaye piyasası - capital market, share market, şirket/firma - firm, company, talep - demand, ticaret - commerce, trade, ticaret yapmak/-le,-la - to trade, ticari (adj.) (e.g.: ticari araç) - commercial (e.g: commercial vehicle), tüccar - trader, tüketim - consumption, tüketici - consumer, tüketmek/-i - to consume, üretmek/-i - to produce, ürün - product, üretici - producer (not film producer), varlık - asset, varlıklı - rich,

Ekonomi Kelimeleri

de
Încorporează

Clasament

Carduri flash este un șablon deschis. Nu generează scoruri pentru un clasament.

Stilul vizual

Opţiuni

Comutare șablon

Restaurare activitate salvată automat: ?