1) "Yazarların, devlet büyüklerinin, bilim ve sanat adamlarının kendileri ve toplum için önemli olduğunu düşündükleri geçmiş yaşantılarını anlattıkları yazı türüne ... denir." Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?  a) Anı b) Günlük c) Biyografi d) Fıkra 2) Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışırken yanına bir akrep gelir. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını akrebe uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. Yakınlarındaki başka biri ona, sürekli onu sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der: Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise sevmek var. Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim? Yukarıda yer alan paragraf, hangi metin türünün özelliklerini taşımaktadır?  a) Masal b) Hikaye c) Fabl d) Eleştiri 3) Bir kartalla bir tilki, uzun zamandan beri komşuluk etmekteymişler. Kartalın yuvası yüksek bir ağacın tepesinde; tilkininkiyse, ağacın dibindeymiş. Tilkinin uzaklarda olduğu bir gün, yavrularına yiyecek bir şey bulamayan kartal, aşağı süzülüp tilkinin yavrularından birini kapmış ve yuvasına götürmüş (...) Bu parça aşağıdaki metin türlerinin hangisinden alınmıştır?  a) Masal b) Hikaye c) Roman d) Fabl 4) İstanbul'u yönetenler maalesef ona saygınlığını kaybettirecek bir ısrarın içinde. Kabiliyetsiz bir mimarın (bizim mimarların çoğu statik de bilmiyor; okul programları bunu gösteriyor) çok tartışılan 'Martı Projesi' her şeyden önce büyük Mimar Sinan'ın eseri, Molla Çelebi diye bildiğimiz sahilin süsü caminin önünü örtüyor. Çaktıkları kazıklara uyguladıkları teknik belli ki 13'üncü asırdaki Venedikli mimar ve ustaların veya 17'nci asırdaki Yeni Cami inşaatının dolgusunu hazırlayan Dalgıç Ahmed'in bilgisine ve maharetine sahip olmaktan çok uzak. Bu yüzden binaya da zarar verdikleri ortaya çıktı. Bazıları kendilerini mimar sanıyor ve kalabalıkta büyük adamların itiş kakış önüne geçen sünnet çocuğu sağdıcı gibi davranıyorlar. Görgü ve terbiye mimarlara da lazım. (İlber ORTAYLI) Yukarıdaki metnin türü nedir? a) Makale b) Fıkra c) Söyleşi d) Deneme 5) Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omzu, göğsü ayı göğsü gibiydi. Vücudu baştan aşağı tüylüydü. At sürüleri güder ve avlanırdı. (...) Günlerden bir gün Oğuz Kağan, Tanrı’ya yalvarırken karanlık bastı. Gökten bir gök ışık indi. Güneşten ve aydan daha parlaktı. Bu ışığın içinde alnında kutup yıldızı gibi parlak bir ben bulunan çok güzel bir kız duruyordu. Bu kız gülünce Gök Tanrı da gülüyor, kız ağlayınca Gök Tanrı da ağlıyordu. Oğuz bu kızı sevdi ve bu kızla evlendi. Günler ve gecelerden sonra bu kız üç oğlan çocuk doğurdu. Çocuklara Gün, Ay ve Yıldız isimlerini verdiler. Yukarıdaki metin aşağıdaki yazı türlerinden hangisinden alınmış olabilir? a) Masal b) Destan c) Hikaye d) Anı 6) O an, içimden ne geliyorsa onu yazıyorum. Nasıl hissediyorsam, neleri seviyorsam ya da neleri sevmiyorsam ondan bahsediyorum. Kendime göre yazıyorum. Daha sonra okuyacaklar ne düşünürmüş hiç düşünmüyorum. Böyle söyleyen bir yazar aşağıdaki yazı türlerinden hangisinde yazıyordur? a) Günlük b) Deneme c) Makale d) Anı 7) Bilim dünyasının sinir uçları genç araştırmacılarımızdır. Bu gençler topladıkları verileri çeşitli işlemlerden geçirdikten sonra sonuçlara ulaşırlar. Ulaşılan sonuçların bilimsel bir değer kazanması için de yayımlanması gerekir. Bu nedenle bir metin hazırlarlar. Hazırladıkları bu metin; bir gerçeği, kabul görmüş bir bilgiyi aktarırken kanıtlara başvuran, nesnel ifadelerden yararlanan, sayısal veriler gibi birçok düşünceyi geliştirme yollarına başvuran bir metin olur. Okuyucuyu ikna etme çabası göze çarpar. Geçerliği herkesçe kabul edilen bu metinler süreli bir yayında yayınlandıktan sonra bilim dünyası yeni bir bilgi ile tanışmış olur. Yukarıda bahsedilen yazının türü ne olabilir?  a) Eleştiri b) Deneme c) Makale d) Nutuk 8) Dinleyenleri coşturmak ve belli bir amaca yöneltmek; onlara bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir ülküyü aşılamak; önemli açıklamalarda bulunmak için yapılan etkili, coşkulu konuşmalara ............... denir. Bu metinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a) Söyleşi b) Efsane c) Destan d) Nutuk 9) Tolstoy, devrin Rus köy dünyasından da izlenimler edinmeyi sağlayan tasvirleri içinde, özünde maddi terakkisini tamamlamış insan, ‘daha neye ihtiyaç duyar’ sorusunun cevabını barındıran öyküler sunuyor okuyucusuna. Yazılmasının üzerinden 130 yılı aşkın süre geçmesine karşın, betimlemelerinin yalınlığı içerisindeki derinliği, çıkarımlarının güncelliğini yitirmeyişi, büyük yazarlara yaraşan bir marifet olarak her daim Tolstoy ismi ile birlikte anılıyor. Yukarıdaki paragraf hangi metinde alınmıştır? a) Fıkra b) Deneme c) Biyografi d) Eleştiri 10) Köylümüz efendimiz tarlasında perişan / İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan / Anam bacımdır bahtı karasında perişan / Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Bu şiir konusuna göre aşağıdaki şiir türlerinden hangisine aittir? a) Satirik b) Lirik c) Pastoral d) Didaktik 11) İlim, kula açılmış bir kucaktır; / Aydınlıktır, meşaledir, ocaktır. / İlmin yüzü samimidir, sıcaktır; / Cehaletin yüzü soğuk, buz oğul. Bu şiir konusuna göre aşağıdaki şiir türlerinden hangisine aittir? a) Dramatik b) Lirik c) Epik d) Didaktik 12) Yazdıklarımda samimi bir dil kullanırım. Düşüncelerimi kanıtlama ihtiyacı duymam. Her konuda yazarım, konu sınırlamam yoktur ama anlattıklarımda detaya girmem. Okuyucu okurken onunla konuştuğum hissine kapılır. Aşağıdaki metinlerden hangisi yukarıdaki yazarın yazdığı türde bir metindir? a) Serbest şiir, hece ölçüsü ile yazılmayan, aynı zamanda kafiye ve redif kullanılmayan veya çok az kullanılan bir şiir türüdür. Ülkemizde, serbest şiirin tarihi çok da eskilere dayanmaz. Eskilerde, daha çok ölçülü şiirler yazılır ve bu şiirlerde ahenge çok önem verilirdi. Şiir, kafiyesiz, redifsiz olmazdı, olamazdı. Oysa serbest şiir çıktığından beri herkes şair oluverdi. b) Sizin köyünüz var mı, yoksa ebeveynleriniz de dâhil olmak üzere, doğma büyüme şehirli misiniz? Şayet yılda bir iki defa da olsa köy havası almıyorsanız, köy kahvaltısı yapmıyor, horoz sesi ile uyanmıyorsanız inanın bana ziyandasınız. Kaybettiğiniz çok şey var. Bilir misiniz, sabahları horoz veya kuş sesleri ile uyanmanın tadı bir başkadır. Yaşadığınızın daha iyi farkına varırsınız. c) Kurtuluş savaşında bütün genç erkekler savaşırken onlara cephane taşımak gerekmekteydi. Bu işi de yaşlı erkekler ve kadınlar yapmaktaydı. İşte bu kadınlardan biri de Şerife Bacı’ydı. Şerife Bacı Kastamonu Seydiler İlçesi Satılar Köyü’nde doğmuştu. Erken evlenmiş, eşini evlendikten iki ay sonra Çanakkale Savaşı’na göndermiş, altı ay sonra da şehit haberini almıştı. Daha sonra asker gazisi Topal Yusuf ile evlenmiş, Elif adını verdiği bir kızı olmuştu. d) Yazar, neredeyse tüm yapıtlarında özellikle kırsal bölge insanını ele almıştır. Halkın yaşadığı sıkıntıları, sosyal düzensizlikleri çekinmeden yazmıştır. Gerek romanlarında gerekse de hikâyelerinde yer alan kahramanlarını gerçek ya şamdan seçmiştir. Dili anlaşılır ve sadedir. Zaman zaman, bölgesel ağız ve şivelere yer vermiş, böylece yapıtlarının okurla olan etkileşimini artırmayı başarmıştır. 13) Toplumların ve fertlerin başından geçmiş veya geçmesi mümkün olayları geniş olarak, ayrıntılarıyla anlatan yazı türüne roman denir. Yaşanabilir olayları belli bir plan çerçevesi içinde yer ve zamana bağlı olarak anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir. Buna göre aşağıdaki seçeneklerden hangisi roman ve hikâyenin farklarından birisi değildir? a) İşledikleri konular b) Zaman dilimlerinin genişliği c) Karakterlerin sayısı d) İşlenen olayların sayısı ve uzunluğu 14) Bir ulusun kahramanlıklarını, savaşlarını, büyük toplumsal olaylarını anlatan ve genellikle şiir (nazım) biçiminde oluşturulan eserlere destan denir. Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi bir destandan alınmış olabilir? a) Doğunun bütün şarkılarında bülbülün güle olan aşkı yankılanır. Bu kanatlı şarkıcı, sessiz, yıldızlarla pırıl pırıl gecelerde, bu kokular saçan çiçeğe, bir serenat söyler. b) Çinlilerle çok savaştı. Bu savaşlara son ver mek için Oğlu Galı Tigini bir Çin prensesi ile evlendirmeğe karar verdi. Çinliler, prensese karşılık hükümdardan Tanrı dağının eteğindeki Kutlu Dağ adını taşıyan kayayı istediler. c) Bir gün arslan resminin önünde durmuş; eski günleri düşünmüş. Arslan resmine bakıp "Senin yüzünden eve kapatıldım. Hiçbir yere çıkamıyorum. Ne yapsam da senden öcümü alsam?" demiş. d) Geyiğin biri ormanda geziniyormuş. Çok susamış; derenin başına gitmiş. Suya başını daldırınca bir de ne görsün? Boynuzları çok gösterişli, bacakları ise incecik bir geyikmiş. 15) Yaşanmış olayların, üzerinden zaman geçtikten sonra yazıldığı yazı türüne ............ denir. Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü gününe yazdığı yazılara ............ denir. Bu cümlelerde boş bırakılan yerlere hangileri sırası ile getirilmelidir? a) Deneme – Günlük b) Sohbet – Hatıra c) Anı – Günlük d) Deneme - Söyleşi 16) Goriller yerde durmaktadır ve çoğunlukla otçul maymunlardır. Sahra Altı Afrika bölgelerinde yaşarlar ve Doğu ve Batı olmak üzere iki ana türleri vardır. Her iki türün de hepsi kritik olarak tehlikede olan dört ila beş alt tür vardır. Dünyadaki en büyük canlı primatlardır ve insan DNA’sını en az %95 ile % 99 arasında eşleştirirler. Goriller gerçekten zeki hayvanlardır ve resim çizmeyi, işaret dilini ve insan duygularını ve kavramlarını işleyebiliyorlar. Sahra altı Afrika’nın tropikal veya subtropikal ormanlarında yaşarlar ve dağlardan ova bataklıklarına kadar çok çeşitli kotlarda yaşarlar. Bu metnin aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? a) Söyleşi b) Biyografi c) Makale d) Deneme 17) Bir sanat eserini somut verilere dayanarak yargılayıp eserin gerçek değerini ortaya koymak amacıyla yazılan yazı türüne eleştiri denir. Bu bilgilerden yola çıkarak hangisi eleştirinin amacı olmaz? a) Eleştiri yazıları, bir eseri tanıtmayı amaçlar. b) Eleştirinin amacı, okuyucuya ve yazara kılavuzluk yapmaktır. c) Eleştiri yazıları bir eserin yalnız olumsuz yönlerini ortaya koyar. d) Eleştiri yazıları değerlendirme yazılarıdır. 18) Irak’ta son zamanlarda yaşanan halk hareketleri, gösteriler, protestoların arkasında doğal olarak herkes bir dış komplo arıyor. Söz konusu olan Irak olduğunda dış komplonun olağan şüphelisi doğal olarak ABD oluyor, ne de olsa 2003 yılından beri işgal etmiş olduğu Irak’ın dizaynında da bugünkü siyasetinde de en etkili fail o. Bu metinin türüyle ilgili bazı öğrencilerin cevapları aşağıda verilmiştir. Hangi seçenekteki öğrencinin cevabı tamamen doğru kabul edilebilir? a) Nesnel bir dil kullanıldığı için makaledir. b) Yazarın düşüncelerini içerdiği için denemedir. c) Yazar güncel bir konu üzerine düşüncelerini düzgün bir üslupla anlattığı için fıkradır. d) İnceleme ve araştırmaya da yandırıldığı için eleştiridir. 19) Dilekçe, bir isteğin belirtilmesinde ya da herhangi bir şikâyetin resmi makamlara veya özel kuruluşlara aktarılmasında kullanılan yazılardır. Buna göre seçeneklerden hangisi dilekçe yazılırken dikkat edilecek hususlardan değildir? a) İstekler ve şikâyetler kısa ama öz bir şekilde dile getirilir. b) Dilekçe sahibinin ad-soy ad bilgisi ile ikametgâh adresi bulunmalıdır. c) Hangi makama sunuluyorsa o makamın ismi başlıkta yer almalıdır. d) Çizgili veya çizgisiz kâğıda herhangi bir renk kalemle yazılabilir. 20) Avustralya’da yaşayan Rebecca isimli bir kadın, dünyada sadece 80 kişide görülen “süper otobiyografik hafıza'ya sahip. Rebecca, bugüne kadar yaşadığı en önemsiz olayları bile gayet net hatırlayabiliyor. Çocukken okuduğu kitapların hemen hepsini cümlesi cümlesine ezbere anlatabiliyor. Çoğu insanın gıpta edebileceği bu yetenek, sonradan olumsuz bir duruma dönüşebiliyor. Yeni şeyler öğrenme konusunda zaman zaman güçlükler çeken Rebecca, hatıralarıyla baş etmekte zorlanıyor. Bu özel durum, yeni öğrenmelere yer açan unutmanın ne kadar güzel olduğunu gösteriyor. Bu medya metninin yazılış amacı aşağıdakilerden hangisidir? a) Olay yorumlama – Bilgi aktarma b) Bilgi aktarma – İkna etme c) Kültür aktarma – Olay yorumlama d) İkna etme – Kültür aktarma 21) 1950’li yılların başında istasyon, bir mola yeri olmaktan ziyade hayatın aktığı yerdi bizim kasabada. Kasabanın gençleri istasyonda buluşur, kalabalıkta kendilerini unuttururdu. Filmlerdeki gibi, gençler ilk kez burada göz göze gelirdi. İlk ayrılık burada yaşanır, askerlik veya çalışmak için büyük şehre gidenlerin ardından gözyaşı ilk kez burada dökülürdü. Ayrılığın acısı kadar buluşmanın sevinci de istasyondu. Ben de tezkere alıp gelen ağabeyimi burada beklemiştim. İki gün boyunca istasyona her gelen trende gözlerim ağabeyimi aramıştı. Nihayet ağabeyim trenden indiğinde boynuna sarılmış, dakikalarca ağlamıştım. Bu parça aşağıdaki metin türlerinin hangi¬sinden alınmıştır? a) Biyografi b) Deneme c) Anı d) Gezi yazısı 22) Deneme, bir konu üzerinde yazarın kesin yargılara varmadan, kanıtlama amacı gütmeden kişisel görüşlerini ifade ettiği yazı türüdür. Aşağıdakilerden hangisi bu açıklamayı örneklendiren bir metindir? a) Bir melodi duyduğumuzda beynimizde, farklı işlevleri olan birçok bölge etkinleşir. Bir müzik aleti çaldığımızda ise bu etki çok daha belirgindir. Çünkü bir müzik aleti çalabil¬mek için kas hareketlerinin kontrollü ve uyum hâlinde olması gerekir. Bunun için de beyin daha aktif çalışır.  b) Herkes kendi hayatından bilir ki her gün birbirini görmenin tadı başka, ayrılıp kavuşma¬nın tadı başkadır. Ayrılıklar benim yakınlarıma sevgimi tazeler, ev hayatımın tadını artırır. Unutulmamalı ki sevginin kolları, birbirimizi dünyanın bir ucundan bir ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur. c) Şefika Kutluer adına 1-21 Aralık tarihleri arasında uluslararası festival düzenleniyor. “Sihirli Flüt” unvanlı, Türk sanatçı Şefika Kutluer adına düzenlenen bu festivale bu yıl ABD, Çin, Portekiz, Slovakya, Polonya, Avusturya ve Filistin’den sanatçılar katılacak. d) On yıl kadar önce, annemin gençlik arkadaşı Bedia Muvahhit’le karşılaşmıştım bir lokantada. Yanına gittim, eğildim “Bedia Teyze, yetmişimi aştım.” diye fısıldadım kulağına. Bu münasebetsiz lafımla onun da yetmişini çoktan aştığını söylemek istediğimi hemen anladı. “Sus kız! Herkese ilan edeceksin.” diye beni şakadan azarladı. 23) Babası Dacat Bey’in ecza deposu vardır, gayet varlıklı bir ailede büyür Ara Güler. Pangaltı Lisesi, Galatasaray Lisesi, ardından da Ermeni Lisesine gider. Ancak babası kendisinin hayal ettiği gibi onun doktor ya da eczacı olmayacağını anlamıştır. Çünkü Ara Güler en çok sinemaya ilgi duyar. Babasının yılbaşında hediye ettiği film gösterme makinesiyle yazlık evlerinin alt katını sinema salonuna dönüştürür. Arkadaşlarını toplar, onlara bedava film izletir. Tek sorunu makinesinin, filmleri sessiz oynatmasıdır. Bu parça aşağıdaki metin türlerinden hangisine örnektir? a) Anıya b) Günlüğe c) Biyografiye d) Otobiyografiye 24) Küçücük bir çocuktum. Her tarafın buzla kaplandığı bir kış günüydü. Sabahın erken saatlerinde evimizin içini kızgın sobada yanan kömürün kokusu sarmıştı. Babam, havalanması için salonun geniş, iki kanatlı penceresinin tekini açmıştı. Kar yağmıştı; dar caddemizden tek tük geçen insanları, kapalı kanadın ardından dalgın dalgın seyrediyordum. Aniden cama vuran küçük bir gövdenin ve kanatların çılgın sesiyle kendime geldim. Salona bir serçe girmiş, çıkmaya çalışıyordu. Hemen pencereyi kapatarak babama koştum. “Kuş!” dedim. “İçeriye bir kuş girdi!” Artık bir kuşa sahiptim. Ne de güzeldi kendinden küçük bir canlıya sahip olabilmek! Bu metnin türü aşağıdakilerden hangisidir? a) Anı b) Deneme c) Biyografi d) Günlük 25) Şimdiki kuşak gergin bir yaşam sürmeye çok mu fazla alıştı acaba? Bu sorunun cevabını ben de sizin kadar merak ediyorum. Birçok insan bu gerginliği hissetmezse kendisini mutlu saymıyor. Atalarımız ve babalarımız doğayla iç içe yaşadığı için gerginlikten uzaktı. Siz ne düşünürsünüz bilmem ama yeni kuşak bundan neredeyse hiç haz almıyor. Yaşam tempoları o kadar hızlı ki vücutlarını dinlendirip huzura kavuşmaya, sakinleşmeye vakit bulamıyor. Bu metin aşağıdaki türlerden hangisine örnektir? a) Sohbet b) Makale c) Gezi yazısı d) Anı 26) “Mal, canın yongasıdır.” sözünü duymuşsunuzdur. İngilizcede bu kadar derli toplu bir söz yoktur. İngilizcede iki satırla anlatılan bir gerçek, Türkçede üç kelimeye rahat rahat sığdırılabiliyor. Her sözcüğün yabancı dilde karşıladığı bir anlam olmayabilir. Mesela “can” temasını ele alan bir şiiri yabancı dillerden birine çevirmeye çalışanların işi çok zor olacaktır. Bir deneyin de görün, insanı nasıl terletiyor! Bu metin aşağıdaki türlerin hangisine örnektir? a) Denemeye b) Biyografiye c) Anıya d) Eleştiriye 27) Yazar, “Çanakkale Mahşeri” adlı kitabıyla romancı olarak tarihe bakışta yeni bir çığır açtı. Kurmaca kahraman ve olaylar yerine sadece tarihî gerçeklerden yola çıkarak bir eser ortaya koydu. Bu eser ülke çapında büyük ilgi gördü, defalarca baskısı yapıldı. Bu metin aşağıdaki yazı türlerinden hangisine örnek gösterilir? a) Günlük b) Anı c) Biyografi d) Eleştiri 28) Aşağıdakilerden hangisi farklı türdeki bir metinden alınmıştır? a) İnsanın en gerçek dili aslında şiirdir ve insanın ruhu aslında şiirde gizlidir. İnsanlar arasında, günlük dilin kurduğu bağlantıyı şiirden de beklemek doğru değildir. b) Çocuk, uzun kirpikli gözlerini adamakıllı açıp alnında beliriveren o derin bakışıyla bir koca gülüş sunmuştu adama. Adam dizlerinin üstünde doğrulmaya çabalarken bu kez tümüyle yere oturakalmıştı. c) İnsanlar her şeyi başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler. Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni budur. Bir ulus aynı şeyin bir yüzüne, diğer ulus başka bir yüzüne bakar. d) Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır. Öyle uzun yaşamışlar var ki pek az yaşamışlardır. Doya doya yaşamak, yılların çokluğuna değil sizin gücünüze bağlıdır. 29) İhtiyarlar ne yaparlar? Başlarından geçenleri yazarlar. Ben de bunu yapıyorum. Yazmaya başladığımda 82 yaşındaydım. Bu işi tamamlamaya ömrüm yeter mi bilemem. Ama bunu deneyeceğim mutlaka. Çünkü belleksiz bir toplum olmamızı önlemek için herkesin yazmasını yararlı buluyorum. Köşedeki bakkal gördüklerini günü gününe kaydetse, sokağındaki evlerin nasıl apartmanlaştığını, orada oturanların ne gibi değişimlere uğradığını kronolojik bir şekilde anlatsa bunlar bile ilginç olur bana kalırsa. Bu metinde yazar, aşağıdaki metin türlerinden hangisine ait eserler verilmesini önermektedir? a) Deneme b) Öykü c) Anı d) Biyografi 30) Aşağıdakilerin hangisinde metnin sonunda yay ayraç içinde verilen hikâye unsuru yoktur? a) Sabah olmuştu. Kapının aralıklarında bembeyaz ışık çizgileri parlıyordu. O hiç böyle dalıp kalmaz, güneş doğmadan uyanırdı. Doğruldu. Sedirden atladı, ayakkabıları olmadan yürüdü. Bu saatte evde olmaması gerekirdi. (Yer) b) En kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşatan Koca Ali, sanatını kimseden değil; kendi kendine öğrenmişti. Artık kasabanın en iyi demircisi olmuştu. (Kişi) c) İki bin kişilik kuşatma ordusunun çadırları, kaleye giren geniş yolun sağındaki büyük dişbudak ağaçlarının etrafına kurulmuştu. Yerlere kazıklanmış kır atlar, yabancı kokular duyuyor gibi sık sık başlarını kaldırarak kişni¬yor; tırnaklarıyla toprağı kazıyordu. (Zaman) d) Şiddetini arttıran fırtınayla birlikte dalgalar geminin gövdesini dövüyordu. Gemi alabora olmak üzereydi. Kaptan, limanın buralarda bir yerde olduğunu biliyor ama pusulaları bozulduğu için karanlıkta yönünü tam olarak bulamıyordu. (Olay) 31) Aşağıdaki metinlerden hangisi sonunda yay ayraç içinde verilen türe örnek gösterilemez? a) Cemil Kavukçu’nun 2009’da yayımlanan “Selo’nun Kuşları” adlı kitabı oldukça içten ve yalın öykülerden oluşuyor. Hayvanlarla insanlar arasındaki iletişimi ortaya koyarak hayvanlar dünyasına başarıyla eğiliyor. (Eleştiri) b) İzmir’den yola erken çıktığımız için şehirde hayat canlanmadan Manisa’ya vardık. İlk bakışta Manisa’dan çok etkilendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Şehzadeler şehri olan bu diyarda birçok tarihî yapıya rastlamak mümkün. (Gezi yazısı) c) Saç dökülmesinin nedenleri kalıtsal ve geçici olarak iki ana grupta toplanmaktadır. Saç dökülmelerine karşı alınan önlemler, daha çok çevresel faktörlere karşı etkili olmaktadır. Genetik faktörlere karşı henüz bir çözüm bulunamamıştır. (Deneme) d) O gece İstanbul’da üçüncü gecesiydi. Ertesi gün bu dünya güzeli şehirden ayrılacak olmanın hüznü yüreğine çöreklenmişti. Bu yüzden bütün gece uyuyamadı. (Öykü) 32) Tekerlemelerin ardından bu dünyaya çeviririz gözlerimizi; alabildiğine dal budak salan hayallerimiz bu dünyanın renkli ve esrarlı sonsuzluğu içinde doyum kazanır. Yine bu dünyanın mucizeleri ile küçük dünyamızı kendimizce oluşturur, sihirli bir değnekle dar sınırları istediğimiz gibi genişletiriz. Gönlümüzce Kaf Dağı’nın sultanı, gönlümüzce periler ülkesinin devi oluruz. Metne göre yazarın “bu dünya” ifadesiyle kastettiği tür aşağıdakilerden hangisidir? a) Masal b) Hikâye c) Roman d) Anı 33) Aşağıdakilerden hangisi deneme türündeki bir metinden alınmıştır? a) Seyahati bitmiş sayılırdı. Nihayet, hep özlemini duyduğu deniz kenarına gelmişti. Öğleden sonra bütün vaktini orada geçirmişti. Akşam olunca yelkenliler gitmiş, narin martılar kayalardaki yuvalarına çekilmişti. b) Balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı yarısı beyaz açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmerlikteydi. Vücudunun etrafını çeviren incecik, ipekten bile yumuşak zarları oynaşıp duruyordu. c) Konuşurken yolun birkaç kilometre süren sahil kısmını nasıl geçtiğimizi fark etmedik. Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu. Etrafımızdaki çalılar, uyumuş seyirciler gibi görünüyordu. Arabayı durdurup indik. d) Yazdıklarının dokusuna yüreklerinin sesini, sıcaklığını sindirememiş olanlara gerçek anlamda sanatçı diyemem. Gerçek sanatçı, bu sesi sonuna kadar okurlarına duyurmalıdır. Mesela, doğayı sevmeyen bir yazarın eserlerinde baharı tam anlamıyla yansıtmasını bekleyemem. 34) Büyük kültür eserleri insanın duygu ve düşünce dünyasını, bilimsel araştırmalar ise bilgi ve yeteneklerini geliştirir. Okulu bitirdikten sonra kitap okumayanlar belli bir noktada durmuş saate benzerler. Zaman ilerledikçe onlar geride kalır. Meslek hayatının ve günlük ihtiyaçların çemberinden onları ancak kitaplar kurtarır ve onlara zengin ufuklar kazandırır. Bu metin aşağıdaki türlerin hangisinden alınmıştır? a) Anı b) Biyografi c) Deneme d) Gezi yazısı 35) Yaz ne zaman geldi, bilmiyorum. Kuru bir kök gibi temmuzun ortasında saplanmış, güneşin çekilmesini bekliyorum. Önümdeki çiçekli naylonla kaplı masada benden önce oturanların kimler olabileceğini düşünmüyorum. Belki de yaza, benim artık aralamaktan yorulduğum bir kapıdan girmiş gençlerden biridir bu lekenin sahibi. Bu metnin türü aşağıdakilerden hangisidir? a) Deneme b) Hikaye c) Makale d) Fıkra

Список переможців

Візуальний стиль

Параметри

Обрати інший шаблон

Відновити автоматично збережене: ?